Büyük Resim Hissiyatı

Boğaz’da uçan kazlar. Kadıköy’den çekmiştim. 14 Şubat 2023.

Dün fırtına oldu. Akşam saatlerinde rüzgar güçlendi ve sonra yağmur yağmaya başladı. Bütün gece devam etti. Şimdi camdan dışarı baktığımda soğuk mavi bir gökyüzü görüyorum. Bulutlar var ve rüzgar cam pervazlarında uğulduyor.

Önümde bir manzara var: altı yedi katlı kalın binalar, farklı açılarda konumlanmışlar. Ardlarında katman katman gri, koyu mavi bulutlar gökyüzünü kaplıyor, ve tam altlarında yeil bir vadi aşağıya doğru uzanıyor.

Önümdeki yeşil çam ağacına bir karga konuyor. Ağzında bir dal var, onunla bir şey yapmak istermiş gibi didikliyor. “Demek ki dünkü fırtınayı atlattı”, diye düşünüyorum. Tam o esnada ağaçla binanın arasındaki boşlukta bir kuş sürüsü beliriyor. Yukarıdan aşağıya doğru dalarak gözden kayboluyorlar. Sanki fırtınadan sonra kutlamak için çılgınca uçuyorlarmış gibi.

Kuşların hepsinin fırtınayı atlattığını ve şimdi her birinin kendi operasyonlarını gerçekleştirmek için oradan oraya uçtuğunu görüyorum. Hava boşluğu onlara ait, hangi emelleri varsa artık, ona göre topluca hareket ediyorlar. O esnada karga tek başına dalla uğraşıyor. Bir martı binaların üzerinden buraya doğru uçuyor…

Hareket. Bu haraketi görmek dünyadaki farklı aktörlerin varlığını sinyal ediyor bana. Biz de hareket ediyoruz. Binaların hepsinde ağzına kadar insan var. Binalardan aşağıya inip meydanlara çıkıyoruz. Dağılıp başka yerlere gidiyoruz. Birçok birey bir araya gelip aynı anda metro istasyonlarına dalıyorlar. Başka bir yerde bir otobüs duruyor ve birkaç tane birey dışarı çıkıyor. Bir köşede bir birey yalnız başına oturmuş gitar çalıyor. Kuşlar göklerde cirit atarken biz de aşağıda benzer şeyler yapıyoruz. Farklı bireyler farklı hareket örüntülerini takip ediyor, aynı dalla oynayan karga veya damların üzerinde yavaşça süzülen martı gibi.

Bunun hepsine tanık oldum. Sonra araya hayat girdi sinirim bozuldu, fikirlerim dağıldı. Böyle olabileceğini tahmin etmiştim. Böyle sahnelerin verdiği farkındalık bir anda yok olabiliyor. Farkındalığın serin, heyecanlı hissiyatı gidip yerine sosyal ilişkilerdeki kızgınlığın sıcak ve bunaltıcı hissiyatı gelebiliyor.

Peki o anda hissettiğim farkındalık neydi?

Bu manzarayı görmek bana canlılar aleminin ne kadar büyük olduğunu ve bizim de onun bir parçası olduğumuzu hissettirmişti. Havada topluca uçan kuşlar bir zamanların dinazorlarını andırmıştı bir an. Akıl almayacak kadar zaman önce, daha bunların hiçbiri ortada yokken, küçük dinazorlar aynı küçük kuşlar gibi sürüler halinde oradan oraya koştular. Orta boy bir dinazor yalnız başına bir taşın üzerine çıkıp ağaç dallarıyla oynadı. Ağaçların ortasındaki açıklıkta bir büyük dinazor belirdi ve yavaş ritmik adımlarıyla açıklığı geçip ormanda kayboldu.

Milyarlarca yıl önce yapılmış bu hareketler hala devam ediyor. Kuşlar, dinazorların yaptığı gibi sürüler halinde oradan oraya gidiyor, tek başlarına bir şeylerle uğraşıyor, büyük savaş uçaklarını andırırcasına ağır ağır alemi geziyorlar.

Büyük bir hareketin parçasıyız. Her an biz de ezelden beri varolmuş bazı hareketleri devam ettiriyoruz. Metroya girerken, apartman dairelerimizde yatıp telefona bakarken, derslerde, ofislerde… En tek başımıza olduğumuz ve aklımızda iş ve hayat dışında hiçbir şey olmadığı anlarda bile aslında bu ezeli hareketi devam ettirmiş oluyoruz. Kuşlar gibi bu alemi gezenlerden biriyiz.

Büyük resim, kendini bize ‘hareketler’ ile hatırlatıyor. Bir kuş sürüsü önümüzden geçiyor. Bir rüzgar esip etrafımızdaki ağaçları sallıyor. Veya hep beraber sürü oluşturup metroya dalıyoruz. Omuz omuza, dip dipe olunan o anda kimse kişisel alandan bahsetmiyor.

Büyük hareketlerin belirgin olduğu o anlarda, doğanın büyük resmi bir kez daha kendini bize gösteriyor.

Boğaz’da deniz fenerinin etrafında uçuşan martılar. Kadıköy. 14 Şubat 2023.

Published by giiray

Writing for G&C Bards, a project that collects and connects stories and those who tell them.

Leave a comment