yeni çağın anlam arama ve oluşturma denizlerinde ve kendini yersiz hissettirip kirleten bir cihaz eşliğinde yaşarken anlamsız kalmama konusunda siz güzel arkadaşlarımdan tavsiyelere ihtiyacım var
Bi noktada online anlam arayışlarından uzaklaşmayı düşünüyorum, çünkü online platformlar her daim, sen hangi üretmişlik seviyesinde olursan ol, her şeyine anlamsal bir değer biçiyor
En oturaklı insanlar bile anlam savaşının sürdüğü bu meydana çıktığında, burada kullanılan taktik ve silahları kullanmaya başlıyorlar, “düzenli içerik yüklemek” gibi, “kısa ve yakalayıcı” içerikler üretmek gibi
Bu anlam pazarından uzak kaldığında ise, sanki senin değerli gördüğün anlamlar duru bir şekilde ortaya çıkabiliyor gibi geliyor bana. Bir zamanlar sessiz sedasız okuyup küçük blog yazıları yazarken, yazdıklarımın değerinden şüphe duymuyordum
Bir yandan da okunmuyorlardı. O zaman da okunmadığı için küçük bi burukluk yaşıyordum tabii… sonuçta Okunmak için yazıyordum. Aynı zamanda okunmaları için onları silahlandırmıyordum, onların anlam taşıyabilmesi için şuan oldukları hallerden farklı olmalarına gerek duymuyordum
Galiba sosyal medya en çok bunu değiştiriyor insanda: bir şeyin anlam taşıyabilmesi için onun şeklini değiştirmeye, sosyal medyanın belirlediği ve değer biçtiği hallere sokmaya calışıyorsun

Çok güzel sorular, sevgilim. Bana da düşünmeye fırsat tanıdı. Yakın zamanda “ben böyle bir akıntıya kapılmak istemiyorum” diyip, sevdiğim bir şeyden uzaklaşmıştım. İçimden geldiği gibi bir şeyler paylaşmak, yazmak istiyorum. Peki, düzenli içerik yükleyen, kısa ve yakalayıcı işler yapan insanlara imrenmiyor muydum?Zaman zaman. Onlarda imrendiğim şey neydi? İnsanlara ulaşmaları, etkileşim kurmaları, interaktif bir şeyin içerisinde olmaları… Ama bunu yaptıkları yol, sanki uzun vadede bana iyi gelmeyebilirdi.
Bu sonucu yakalamış ama bir yandan da içinden geldiği gibi kalmaya devam eden birisine denk geldim. Kendine has bir tarzı vardı ve yazdığı yazılar da düzensiz bir düzendeydi :*) bu da diğer yandan, acaba ne zaman yazacak? sorusunu ve beklentisini de oluşturmuştu bende.
Demem o ki,
“Bu anlam pazarından uzak kaldığında ise, sanki senin değerli gördüğün anlamlar duru bir șekilde ortaya çıkabiliyor gibi geliyor bana.” söylediğine katılıyorum.
“Bir zamanlar sessiz sedasız okuyup küçük blog yazıları yazarken, yazdıklarımın değerinden şüphe duymuyordum.” Bence şüphe duymak da insanca.
Sana, yazdıklarının değerinden şüphe uyduran nedir?
Herkes ve her şey bir yana, kendi oluşturduları düzende ilerlerken sen de içinden geldiği gibi ilerleyebilirsin belki. Bu içinden geliş, düzenli olmayı dışlamak durumunda değil.
Yani, yeterince kendim olmaya devam ederek, içimden geleni yapmayı sürdürerek; telaşa mahal vermeden ve diğer sevdiğim şeylerden mahrum kalmadan, emek vererek büyütmeye devamedebilir miyim? Bence eve 🤍 umarım yazdıklarımın ucundan kıyısından yardımı dokunur.
LikeLike
Öncelikle daha algoritmaya oynayan ama bizim içerik anlayışımıza uymayan kişilere bir noktada imrenme kısmını geçmişte ben de hissettim. İmrenilen nokta etkileşim alabilmeleri. Çirkin bir içerik üstünden de olsa, bir şey sorunca cevap alıyorlar, ve bizim aradığımız da bu.
Gün geçtikçe olduğum gibi içerik üretmek ve paylaşım yapmak konusunda kendimi daha iyi hissediyorum. Benim zevkime uygun içeriğin sadece benden çıkabileceğini daha bi anlıyorum ve bunu ortaya çıkartıp dünyaya vermek istediğimi hissediyorum. Sanki bu iş insan organizmasının biyolojik bir fonksiyonuymuş gibi. Gel, koy, git. Doğ, yap, öl. Ne kadar küçük olsa bile…
Şüphe duyduran şey de bu “küçüklük” hissi oluyor.
Sonuçta bize önemli gelen şeyler var, bir de toplum denilen çalkantıya açılan penceremizden gördüklerimiz. Gördüğümüz kadarıyla bir şeylere değer ataması yapıyoruz.
Bir şeyler o çalkantılı pencereden ilgi görmezse kuşkuya düşüyoruz. “Acaba bu kadar düzensizlik doğru mu.. acaba hangi alanda çalışmalıyım.. para kazanmaya mı yönelmeliyim..” gibi sorular doğuyor içimizde.
Bu kuşkular sadece popüler olanı takip etmekle de ilgili olmuyor. Hayatımız boyunca takip ettiğimiz şeylerin kozmik olarak (ve insanlığın bütün varoluşu için) değerli olup olmadığını sorguluyoruz, ayrıca bir o kadar önemli olarak bizim için ruhsal olarak bağlantılı mı diye karar vermeye çalışıyoruz. Bam telimizi titreştirebiliyor mu diye sorguluyoruz.
İşte her geçen gün bu düzensizliğe daha da kabullenici yaklaşıyorum. Düzensizliğin düzenle sektelendiği dönemler de oluyor. Kendime hitap eden içeriği ortaya çıkarmaya devam ediyorum. Daha emin olunca daha da düzenli gidiyor.
LikeLike